Astımın evreleri ve tedavi şekilleri

Astım Tedavisi

Astım, tekrarlayan nefessiz kalma nöbetleriyle bilinen ve genellikle hırıltılı solumaların eşlik ettiği kronik bir akciğer rahatsızlığıdır. Astım, akciğerlerdeki hava koridorlarının iltihaplanarak daralması (bronkos- pazm), dolayısıyla da soluk almayı güçleştirmesi sonucu ortaya çıkar. Temel olarak iki tür astımdan söz edilebilir: Aleıjik astımda, nöbetler bir aleıjiye bağlı olarak baş gösterir; aleıjik olmayan astımda ise herhangi bir dış etmen söz konusu değildir. Aleıjik astım genellikle çocuklukta ortaya çıkarken, iç kaynaklı astım yaşamın ilerleyen evrelerinde görülür. Her iki astım türüyle de her yaşta karşılaşılabilir.
 
ASTIMI TETİKLEYEN ETMENLER
 
Alerjik astını genellikle vücuda dışardan giren maddeler, örneğin, kıl, toz, tüy ya da havayı kirleten maddeler yüzünden ortaya çıkar. Ancak, astım nöbetlerinin, özellikle de çocuklukta yaşanan astımın, bazı yiyeceklerle de ilişkili olabileceği yönünde kayda değer kanıtlar vardır. Bu yiyeceklerin başında büyük olasılıkla, inek sütünden elde edilen besinler gelir. Çocuk astım hastalarının diyetlerinden inek sütü, bu sütten yapılan peynir ve yoğurt uzaklaştırılarak, bunların yerine diyetlerine soya ve pirinç sütleri, keçi peyniri ile soya, keçi ve koyun yoğurtları dahil edilerek astım nöbetlerinde rahatlama kaydedilebilir.
 
GİZLİ FAKTÖRLER
 
Astımlı çocuklar yapay tatlandırıcılar, renklendirici- ler, koruyucular ve aromalar gibi katkı maddelerine karşı duyarlı olabilirler. Bu nedenle, içinde yapay katkı maddeleri bulunan işlenmiş besinlerden tüketmemeleri, bazı çocuklarda belirgin bir iyileşme sağlayabilir.Bunun yanında, tuz tüketiminin astımla ilişkisi olduğunu gösteren birçok kanıt vardır. Tuzun, hava koridorlarının histamine verdiği tepkiyi artırarak koridorların daha fazla daralmasına neden olduğu düşünülmektedir.Bu nedenle, astım hastalarının yemek pişirirken ya da yerken yemeklerine tuz ekmekten kaçınmaları ve içlerinde çok miktarda tuz bulunduran işlenmiş yiyecek tüketimlerini de en aza indirmeleri tavsiye edilir.

Astımı tedavi etmekte kullanılan ilaçlar üç ayrı grupta toplanabilir.

1.Rahatlatıcılar : Astım belirtilerinin hemen giderilmesi sağlanır
2.Önleyiciler : Solunum yollarındaki duyarlılığı ortadan kaldıran, uzun süreli kullanımda hastalığı tedavi eden ilaçlar
3.Kurtarıcı ya da Acil ilaçlar: Kötüye giden astım tedavisinde ya da bir nöbet sırasında belirtileri acilen kontrol altına almak için kullanılan ilaçlar

Hasta ya da ebeveyn olarak sizin sorumluluklarınız ;
-İlaçları reçetede yazıldığı gibi düzenli alınız. Astımlı çocukların aileleri için bu, ilacın alınmasını denetleme ve doğru alınmasını sağlama anlamına gelir,
-Sigara dumanı dahil başlatıcı etkenlerden korunma,
-Astım kronik bir hastalık olduğundan, düzenli aralıklarla doktorunuza görünün, sizinle düzenli ilgilenen ve durumunuzu bilen aynı doktora görünmenizde önemlidir.
-Tedavi esnasında şikayetlerinizde astım olursa, doktorunuza planlanandan önce başvurunuz,
-Astım konusunda öğütleri, iyi niyetli arkadaşlarınız, yakınlarınız ya da komşularınızdan değil , doktorunuzdan alınız. Herkesin astımı farklıdır. Bir kişiye uygun olan öğüt diğerine uymayabilir.

Astım Belirtileri

Göğüste tıkanma, öksürük, hırıltılı solunum sık rastlanan belirtilerdir. Bazen sadece inatçı öksürükle veya nefes alıp verirken hırıltı, hışırtı gibi bir ses şeklinde belirti verebilir. Bu yakınmalar geceleri, özellikle sabaha doğru uykudan uyandıracak şekilde görülüyorsa astım hastası olabilirsiniz.

Hava yollarında daralma olduğunda;

Öksürük (genellikle kuru),
Nefes darlığı,
Göğüste baskı hissi ve
Hırıltılı – hışıltılı solunum gibi belirtiler meydana gelir.
Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değildir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak aşağıda sayılan özelliklerle birlikte olduklarında astım açısından önem taşımaktadırlar:

Belirtilerin özellikleri;

Tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirler,
Genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarlar,
Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelirler,
Mevsimsel değişiklik gösterebilirler.
Kişiye ve duruma göre değişik etkenler belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilirler.

Astım Hastalığı

Solunum yollarında gerçekleşen iltihaplanmalar ve daralmalar nedeniyle ortaya çıkan hastalığa astım adı verilir. Bu daralmalar ve olumsuz gelişmeler mukozanın şişmesine ve burada bulunan sıvının düzenin şekilde artmasına neden olur. Hırıltı,öksürük,nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi astım’ın en büyük belirtilerinden birkaçıdır. Bu belirtiler genellikle nöbetler halinde gerçekleşir ve belirli bir zamanı yoktur. Soğukalgınlığı’nın ilerlemesi ve belli başlı alerjik rahatsızlıklar Astım hastalığını tetikleyebilir. Teşhis ve tedavide geç kalındığı takdirde belirtiler daha sıklaşır ve rahatsız edici bir hal almaya başlar. Astımı tetikleyen en bilinen etkenlerden bir tanesi toz böcekleridir, polenler ve küf mantarları da toz böceklerinin yanına eklenebilir.Bunun yanı sıra sigara dumanı ve bazı ilaçlar da astımı tetikleyen etkenler arasında yer almaktadır.

Nefes Darlığı

Nefes darlığı ya da tıbbi adıyla dispne; solunumda hoşa gitmeyen ve kişiyi rahatsız eden bir farklılık, soluk alamama, veya göğüste sıkışma hissi olarak tanımlanabilir. Normal yani sağlıklı bir insan dakikada 14-18 kez nefes alıp verir. Bu solunum faaliyeti sırasında solunum kaslarının tükettiği enerji miktarı tüm vücudun tükettiği enerji miktarının %5’i kadardır, bu nedenle normal istirahat halinde yapılan sakin solunum bilinçaltıdır ve birey tarafından farkedilmeden yapılır. Ancak;

+ Sağlıklı bireylerde egzersizde olduğu gibi metabolik hızın arttığı,

+ Solunum ya da dolaşım faaliyetinin organizmanın gereksinimini karşılayamayacak kadar bozuk olduğu,

durumlarda insan artık nefes alıp verdiğinin farkına varmaya ve bu durumdan rahatsız olmaya başlar. Yani nefes darlığı hasta tarafından algılanan sübjektif bir bulgudur ve bu nedenle nefes darlığının şiddeti hastadan hastaya değişir. Bazı hastalarda ileri derecede solunum yetersizliği olmasına rağmen hasta nefes darlığı olmadığını ya da çok hafif nefes darlığı hissettiğini söylerken bazen hafif kronik bronşiti olan hastalar yapılan ölçümlerde solunum kapasitesinde çok ciddi bir bozulma olmamasına rağmen şiddetli nefes darlığı şikayeti ile hekime başvurabilir. Bu özelliği nedeniyle nefes darlığı ağrıya benzer, yani bireysel farklılıklar gösterir.

Nefes darlığı birçok hastalıkta görülebilmekle beraber en sık akciğer ve kalp hastalıklarında ortaya çıkmaktadır.

Akciğer ve kalp hastalıklarında nefes darlığı aniden ve şiddetli bir biçimde ortaya çıkabildiği gibi; birçok hastada başlangıçta efor dispnesi şeklinde başlayan bu belirti, hastalığın zamanında teşhis edilmemesi ve giderek kronikleşmesi sonucu şiddetini arttırarak geri dönüşümsüz hale gelebilir. Örneğin kalp enfarktüsü, akciğer embolisi, zatürre, astım, akciğerin sönmesi (pnömotoraks) gibi hastalıklarda daha önce hiçbir yakınması olmayan hastada, acile başvurmayı gerektiren ani ve şiddetli nefes darlığı atakları olabilir.

Bronşit 

Bronşit,Bronchitis Akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut bronşit ve kronik bronşit olarak iki çeşidi vardır. Akut bronşit grip gibi hastalıklarla beraber görülebilirken, kronik bronşit daha ciddi bir iltihaplanmadır. Mutlaka tedavi gerektirir.

Akut bronşit : Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür. Sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız olurlar. Hastalığın başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü cerahatli (mukopurulent) balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Kronik bronşit : Bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Akut bronşit zamanında tedavi edilmezse bu zamanla kronik bronşite dönuşebilir. Doktorun zamanında doğru teşhis yapması bu yüzden çok önemlidir. Ayrıca her iki bronşitte de yapılacak ilk iş eğer içiliyorsa sigarayı bırakıp istirahat etmektir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp