Arı Bal



Arı Bal

Arı Bal İnsanların Kemik Gelişimi İçin Gerekli Ürün ve O Ürünü Yapandır. Bal Arılar Tarafından Çiçeklerden ve Meyve Tomurcuklarından Alınarak Yutulan Nektarın Arıların Bal Midesi Denilen Organlarında İntervaz Enzimi Sayesinde Kimyasal Değişime Uğramasıyla Oluşan ve Kovandaki Petek Hücrelerine Yerleştirilen Çok Faydalı Bir Besindir.

Arı Bal


Bal denilen bu iksirli besin tarih boyunca o kadar çok itibar görmüş ki, bilgelikleriyle ünlü bir çok karakterin çocukluklarını bal kaşıklayarak geçirdiklerine kanaat getirilmiş.


Yunanlıların yüce tanrısı Zeus‘tan, matematiği ve vejetaryenliği kendi tarikatında birleştirmiş Pitagoras‘a kadar bir çok kişinin bal yiyerek büyüdüğüne inanılmış. Bu düşünce sadece balın uzun süre boyunca yegane doğal tatlandırıcı olmasından kaynaklanmıyor. Bunun yanı sıra, tatlı yiyecekler tarih boyunca doğal şifa vericiler olarak algılanırmış ve her zaman ayrıcalıklı kişilerin sofrasında yer alırmış.


Herodot‘un Mısır tarihinden bize aktardığına göre, Mısırlılar tanrılarına adayacakları hayvanları un, kuru üzüm, incir ve çeşitli aromaların balla harmanlanmasından oluşan bir karışımla doldururlarmış. Bu karışımların bazıları günümüzün ağız tadına göre biraz ‘garip‘ olarak nitelendirilse de unutmamamız gereken bir başka nokta da, eski çağlarda balın en önemli çeşni maddesi olması. Günümüzün tersine, insanlar yemeklerini sadece aşırı bahatlarla renklendirmiyorlarmış. Örneğin Epaentes‘in bize verdiği tarife göre, Yunanlıların en sevdiği ‘bal dolması‘, peynir, et, vinegar ve soğanla yapılıyormuş. Romalı retorik ustası Jullius Pollux, Onamasticon adlı kitabında balda pişirilmiş incir yapraklarının tadından bahseder. Kuzey Amerika kızılderililerinden Mohavklar‘ın kamp ateşinde pişirdikleri, içi bal, elma suyu ve meyve yağlarıyla doldurulmuş bal kabakları da çok lezzetli olmalı.


Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusu, çiçeklerdeki aromalı volatin yağı verir ki bu aynı zamanda çiçeklerin kokularını sağlayan yağdır. Bal üretimi çok büyük bir çaba gerektirir. Örneğin ½ kg ham nektarı toplamak için 900 arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Çiçeklerdeki nektardan elde edilen balın miktarı tamamen getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır.

ARI BALIN İÇERIĞI

Balın ilk akla gelen özelliği tatlı olmasıdır. Bunun sebebi balın içindeki üç şekerdir. Üzüm şekeri, Sakroz (%2) ve levulose (Meyve şekeri % 40 ) bundan başka balın % 17 ‘si su geri kalan % 7 lik bölümü ise demir, sodyum, sülfür, magnezyum, fosfor, polen, manganez, alüminyum, gümüş, albumin, dekstril, nitrojen, protein ve asitlerden oluşur. Balın kalitesini ise bu % 7 lik karışım belirler. (Murray Hoyt,The World of Bees,Coward Menann Inc,NewYork,s 181)

Ayrıca bal içerisinde on beş şeker tespit edilmiş olup bunlardan bazıları şunlardır. früktoz, glikoz, sakkaroz, maltoz, izamaltoz, erloz, kestoz, melezitz ve rafinozdur. Genel olarak früktoz şekeri diğerlerinden farklıdır.

Balı bildiğimiz şekerden ayıran çok önemli bir fark vardır. Şeker ancak sindirim sisteminde değişime uğradıktan sonra kana karışırken bal sindirime gerek olmadan çok süratli bir şekilde kana karışır. Dolayısıyla bal insan vücudunun en yüksek derecede ve en hızlı biçimde faydalanacağı şekilde tasarlanmış bir gıdadır. Ilık su ile karıştırılan balın birkaç dakika içinde vucuda enerji verdiği tespit edilmiştir.

Balın içinde minerallerin, şekerlerin ve birçok vitaminin yanısıra az miktarda bir takım hormonlar, çinko, bakır ve iyot da vardır.




SENDE YORUM YAP!

Whatsapp