Telkinin Gücü Nedir

Telkinin Gücü 2 :

Hipnotize edilmenin ardından verilen telkinlerin direkt şuur altına hitap ediyor oluşu , tedavinin gücü hakkında hiçbir şüpheye fırsat vermez. Hepimiz yaşamımızın her safhasında yolda yürüyorken, gazete okuyorken, televizyon izliyorken, başkaları ile iletişim halinde olduğumuz her an ve hatta kendi başımıza kaldığımız zamanlarda bile telkinler altındayız. Kendimizle yaptığımız içsel konuşmalar ve özellikle şartlanmış iç- sel sesimiz bize negatif telkinler yapar. Aldığı telkinleri kontrol edemeyenler yaşamlarını kontrol edemezler.
İki tür telkin hücumuna maruz kalmaktayız. Birincisi dışarıdan gelen telkin. Bu telkinler hep moralimizi azaltıcı, gücümüzü zayıflatıcı yönde çalışır. Bunları görmezden gelmek, önemsememek bizim elimizdedir. çoğu kez insanlar bunu başaramazlar ve olumlu yönde telkin için hipnotize olmaya adeta mecbur kalırlar. Bazen de etkisi altında kaldığımız masum telkinler olabilir yaşantımızda.
Örneğin, bazı meslektaşlarımız ilaç firmalarının tanıtım yetkililerinin (reprezant) etkisi altında kalabilmektedirler. Bazıları ise reprezantın çalışmasından etkilenmemekte, ama kendi bildiği ilaçları daha fazlaca yazmaya devam etmektedir. Aslında kendi bildiği ilaçları da yine belirli etkilenmeler ve telkinler sayesinde yazmaya başlamıştır. Reprezantlar, hep dikkat etmişimdir, telkine daha açık doktor arkadaşlarımıza yönelik çalışma yapmayı istemektedir. Elbette ki kendilerine göre haklılık payları vardır. Herkes yapmış olduğu işin karşılığını almayı ister. Bu yüzden onlar tercihlerini hep telkine daha açık, tesir altında kalan doktor arkadaşlarımıza çalışma yaparak kullanırlar.
Diğer telkin ise, kendi içimizden bir yanardağın fışkıran lavları gibi ihtişamla çıkabilme gücüne sahip olan hayal gücümüz sayesinde meydana gelir. Hayal gücümüzü kullanarak kendimize yaptığımız telkin, muhteşem bir etkinliğe sahiptir. Şimdi yapmış gibi hayal etmek şuur altına verilen çok önemli bir telkindir. Şuur altı sadece şimdiki zamanda bulunur ve şimdiki zamanda yaptığımızı ifade etmeye devam ettiğimiz eylemler, mutlaka hayatın pratiğine doğar. Hayalimizi düzenleyiş biçimimiz, hayatımızı tanımlayış ve yaşayış biçimimizi belirler.
Gerçekte hayat içinde yaşadıklarımızla iyi kurulmuş bir hayal arasındaki farkı anlayamayan insan beyni; inandığı sürece otomatik pilota bağlanmış gibi her taraftan gelen bilgileri süzer ve sürekli inandığını destekleyecek referanslar arar. Burada otomatik pilot, anlamlı ve faydalı yönde çalışır. Seçici davranarak olumsuz bilgi ve deneyimlerin tesiri altında kalmayı engeller. Bu seçicilikte inanmış olmanın önemi ilk sıradadır. Yaşamın vazgeçilemez ve asla yadsınamaz gerçeği, inancın gücünden gelir. Yapacağınıza, başaracağınıza inandığınız an yapmış ya da başarmışsınız demektir. Atatürk, Kurtuluş Savaşı mücadelesinin ilk meşalesini yaktığında tüm hücrelerine kadar düşman silahlı kuvvetlerini topraklarımızdan kovacağına inanıyordu. Bu inancının gücüyle ve sağlam iradesinin desteğiyle hepimiz şu anda ülkemizde rahat ve bağımsız bir şekilde yaşamaktayız.
Merak ettiği için hipnotizma yaptırmak isteyenler bu gruptaki insanların bir rahatsızlıkları yoktur. Konuya meraklı oldukları için bu işi yaptığını bildiği kişi veya hekime deneme maksadıyla evde, dost sohbetlerinde ve değişik ortamlarda yaptırmak isterler. Kimisi inanarak bunu ister, kimisi de gerçekle bağlantısı olmadığını düşünerek böyle bir istekte bulunur. Profesyoneller, insanların bu şekildeki isteklerini çok mantıklı ve makul görmeyerek genellikle hipnoterapi yapmaya uluorta kalkışmazlar. Bazı yeteneklerini artırmak için hipnotizma yaptırmak isteyenler konsantrasyon sorunu yaşayan ve böylelikle derslerinde başan gösteremeyen öğrenciler, bazı sportif etkinliklerde başarı ve performanslarını arttırmak isteyen sporcular hipnotizma olmak için müracaat edebilmektedirler. Gerçekten de bu tip etkinliklerde hipnoterapinin olağanüstü faydaları vardır.
Hipnotizma Uygulamasına Etki Eden Faktörler
1) Genel Faktörler,
Bir kişi neden hipnotize edilmek ister, sorusunun cevaplarında genel faktörler sıralanır.
2) Özel Faktörler,
a) Sujeye,
b) Hipnozitöre ,
c) çevreye ait faktörler olarak sıralanabilir.

A) Sujeye Ait Faktörler
En önemli faktör kişinin psişik karakteridir. Heyecanlı, hassas ve pimpirik diye tabir edilen kişilerde, romantik, dini duyguları bulunan ve manevi değerlere önem veren kişilerde hipnotize edilebilme özelliği daha belirgindir. Sujenin rızasını almak önemlidir. Kendisinin kabul etmemesi durumunda hiçbir kişi hipnotize edilemez. İlk hipnotizma seansı kişinin isteği ile yapıldıktan sonra, diğer seanslarda kişi istemese de, ilk seansta posthipnotik (hipnoz sonrası) telkinlerle şartlandırılmaya bağlı olarak kolayca hipnotize edilebilir. Tetikleyici herhangi bir söz veya bir olayla otomatik hipnoza girmesi telkini kendisine yapılmıştır. Bu bir tür beyin yıkama işlemidir. Kişinin bundan haberi yoktur. Daha sonraki seanslarda oluşacak direnci yıkmak için böyle bir uygulama yapılır. Sujenin heyecanını artırmak ve hipnotizma ile ilgili yersiz korkularını ortadan kaldırmak son derece önemlidir.

Bakış çalışması

Bakışların disipline edilmesinde kişinin gözünü belirli bir noktaya odaklayıp, en az dakika gözünü hiç kırpmaksızın bakmasını sağlamak gerekir. Bu sadece gözün disiplini için değil, insan beyninin, zihninin, iradesinin gelişmesi için de oldukça önemli bir çalışmadır.
Bu işlem için en çok işimize yarayacak alet, bakış kartonudur. Beyaz bir karton veya kagıt üzerine çapı 0,5 cm. olan siyah bir daire çizerek içi aynı renkle karartılır. Bu daireden sonra 0,5 cm. kalınlığında ve siyah daireden de 0,5 cm. uzaklıkta ikinci bir daire çizerek içi boyanır. Bu aralık ve kalınlığın ölçüleri korunarak daireler çoğaltılır.
En dıştaki kısmın beyaz olarak kalmasına dikkat edilmelidir.
Bakış diski, rahat ve gevşekçe oturulan yerden 1,5 - 2 metre uzaklıkta ve göz hizasının biraz üzerinde bir yere isabet edecek şekilde duvara yapıştırılmalıdır. Bu diskin ortasındaki alana mümkün olduğu kadar uzun ve gözleri kırpmaksızın bakmak gerekir. İlk başlarda gözlerde sulanma ve iğnelenmeler olabilir. Göz kapaklarının kapanma ihtiyacı sizi epeyce zorlayabilir. İlk çalışmalar 15 - 20 saniye kadar olmalı ilk günün sonunda süreyi 1 dakikaya çıkarmak yeterli bulunmalıdır. Daha sonraları bu süreyi yavaş yavaş arttırarak 15-20 dakikaya çıkarmak mümkündür.
Bu çalışma; kişiye dikkatinin bir noktaya toplanılması ile iradesini bu yolda zorlayarak o noktaya yoğunlaşmasını sağlayıp, etrafından kendisini ayırabilmesini, bir tür trans durumuna girebilmesini sağlar. Aynı zamanda zihnin yoğunlaşması ile elde edilen kullanılabilir potansiyelde belirgin bir iyileşme elde edilebilir.
Fiksasyon sırasında zihinde tek bir fikir olmalıdır. 1,2,3,4 diye sayı sayılabilir. 500 sayısına kadar ve daha fazla da sayılabilir. Bu arada zihinsel olarak "gözlerimden çok güçlü manyetik etkiler çıkıyor, her çalışmamda bu çıkış daha da fazla yoğunlaşıyor" diye tekrar tekrar söylenilmelidir. Bu bir tür kendimize yaptığımız telkindir.
Can sıkıntısı ya da zorlanma olmaksızın bu çalışmalar istekle yapıldıkça bu etkinlik, bir süre sonra insanın bakışının manyetik gücünü geliştiren ve irade enerjisini arttıran güzel bir sonuç meydana getirir. Bakış gücü ve irade enerjisinin, günlük yaşantımızı ve yaptığımız işlerdeki başarınızı olumlu yönde etkileyeceği muhakkaktır.
Bazı mistik kişilerin veya bazı önemli şahsiyetlerin bakışlarındaki etkin güç; etkilerine gücü bu manyetik özellikten gelir. Karizmatik siyasi liderlerin de böyle bir güce sahip oldukları ve bakışları ile insanları farklı bir duygu içine soktukları bilinmektedir. Tarikat şeyhlerinin genelde toplumda, özelde kendi müritleri arasındaki olağan dışı güçleri ve etkinlikleri, bakışlarındaki bu manyetik gücün yoğunluğundan kaynaklanır. Onların algı boyutları da, bir bakışta insanların içinden geçeni okuyabilecek kadar gelişmiştir.
Sujenin zeka seviyesi, hipnotize edilebilmesinde önemli rol oynamaktadır. Zeki sujeler daha kolay hipnozite edilir. Ahmak, aptal ve bunamış olanlar hipnotize edilemezler. Olayın farkında olması, iyileşmeyi arzu etmesi ve kendisinden istenilenleri yerine getirebilmesi için mutlaka kendini idare edebilecek kadar akıl sağlığının yerinde bir insan olması gerekir. Sujenin güvendiği bir kişinin seans esnasında yanında hazır bulundurulması önemlidir. Şuuraltında güvensizlik taşıyan kişiler için bu uygulamanın önemi büyüktür. Yanında getirdiği kişiye yeteri kadar güvenemiyorsa bu da ayrıca bir sorun teşkil edebilir. Dengelerin iyi ayarlanması son derece önemlidir. Hastaların bazıları aşırı kuşkucu olabilir. Her yapılan davranıştan çok farklı anlanılar çıkarabilirler. Tüm bunlara karşı uygulayıcının uyanık olması ve dikkatli hareket etmesi gerekmektedir.
Telkinlerin tekrarlanması ile etkinliği paralel olarak gitmektedir. Ne kadar çok tekrarlanırsa o kadar anlanılı bir sonuç elde edilebilir. Her olayda olduğu gibi bu uygulamada da tekrarın önemli olduğu inkar edilemez.
Çok küçük çocuklar ve yaşlı insanlar hipnotize edilemezler. Kesin bir yaş sınırı belirtmek güçtür. Ufak çocukların hipnotize edilmesi çok gerekli değildir. Çok yaşlı olanlarda ise anlama, idrak sorunları ya da dikkatlerini yoğunlaştıramamaları nedeniyle başarılı olunmayabilir.
10 - 20 yaş grubu, en uygun ve kolay hipnotize edilebilecek gruptur. Bu işe ilk başlayacaklara bu yaş grubu arasındaki sujeleri tercih etmeleri tavsiye edilir. Daha dirayetli ve etki altında kalma korkusu ile tedaviye direnen kişilere uygulama yapılmaması tavsiye edilir. Başarma oranı en yüksek hasta grubu seçilerek oluşabilecek bir başarısızlığı önlemek en mantıklısıdır. Bayanlar erkeklere göre daha hassas, duygusal oldukları için daha kolay hipnotize edilirler. Dikkat edilirse reklamların çoğu bayanların tüketim alışkanlıkları üzerinde yoğunlaşmış durumdadır. Çünkü bayanları ikna etmek erkeklere göre daha kolaydır. Onların tüketim toplumunun önde gelen aktörleri olduğunu tüm ticari şirketler bilmektedir.
Sujelerin mesleği, hipnoza yatkınlıklarında önemlidir. Genellikle emir komuta zinciri içinde çalışan, amir-memur ilişkisi, alt-üst ilişkisi, öğretmen-öğrenci ilişkisi bulunan mesleklerde daha etkindir. Bunlar bir üstün emirlerini her zaman için itirazsız kabul etmeleri nedeniyle emir ve telkinlere karşı bir yatkınlık duyarlar. Bu tip kişiler daha çok sağ beyin ağırlıklı düşünen kişilerdir. Sol beyin ağırlıklı düşünenlerin yaklaşımları eleştirel ve acımasız olur. Onlar daha ziyade olaylara mantıksal ve analitik yaklaştıkları için farklı bulunurlar. Genelde millet olarak daha çok sağ beyin ağırlıklı düşünmeye ve davranışlarımızı bu şekilde düzenlemeye alışkınız.
İçine kapanık astenik tipler, diğer vücut tiplerine göre hipnoza daha fazla eğilimlidirler. Bu kişilerin içsel konuşma süreçleri sürekli yoğun bir şekilde devam eder. Bu yüzden negatif enerjileri çoğunlukla fazladır. Birikmiş bu fazla negatif enerji, onların bu tedavi yöntemine yatkın olmalarını sağlar.
Sujelerin fizyolojik ihtiyaçları giderilmiş olmalı, karınları tok ve tuvalet ihtiyaçları görülmüş olmalıdır. Bu tip ihtiyaçları olan sujelerin hipnotize edilebilmeleri güçtür. Sujelerin yorgun olması ve giydikleri kıyafetlerin rahat ve takılarından arındırılmış durumda bulunması hipnotize olmalarını kolaylaştırır.
Sujelere soluk alış verişleri öğretilmelidir. Derin bir nefes alınmalı, göğüs te bu bir süre tutulmalı ve sonra belirli bir sürede verilmelidir. Bunun sürelerinin 1., 4., 2. zaman birimlerine uyması sağlanmalıdır. 2 saniyede nefes alıyorsa 8 saniye bu nefesi içinde tutmalı ve 4 saniyede iki kısım olacak şekilde vermelidir. Bu nefes egzersizi çeşitli psikomotor yollardan gevşemeyi ve zihinsel rahatlamayı sağlar.

B) Hipnotizöre Ait Faktörler

Hipnozitör açısından psişik faktörler daha az önemli olmasına rağmen, karşısındaki sujenin ruh dünyasındaki fırtınaları ve kaygıları sezebilen bir yapıda olması, onun gücünü daha verimli kullanmasını sağlayacaktır. Hastanın o anki ruh durumu, tedavinin gelişmekte olan sürecinin belirlenmesinden hastaya yapılacak uygulamaya kadar değişen farklılıklar için çok önemlidir.
Hipnozitörün arzu ve isteğinin olması önemlidir. Dost sohbetlerinde zorlamayla yapılan seansların etkinliği az olabilir. Elit bir kadro önünde kendini ispatlamaya çalışan bir hipnozitörün arzu ve etkisi belki her zamankinden güçlü olacaktır. İnsanın bu uygulamaları gurur meselesi yaparak herkesi tedavi etme yoluna başvurması da doğru değildir.
Hipnozitörün kendine aşırı güven ve inanç duyması da gereklidir. Tereddüt ve korkularla başlayan seans elbette ki başarılı olamaz. Hakimane bir tavırla ve ciddiyet içinde yapılan seanslarda başarı daha belirgindir. Tüm yaşamda zaten geçerli olan kural da budur. Yapamayacağınıza inanıyorsanız, evet gerçekten de yapamazsınız. Hipnozitörün kendi heyecanını yüksek tutması, konsantrasyon ve dikkat kabiliyetini arttırması, etkili ve güzel konuşma yeteneğini geliştirmesi ve ses tonunu ayarlamaktaki ustalığı seanslarındaki başarı oranını olumlu yönde etkilemektedir.
Hipnozitörün kıyafeti, yaşı, bakışlarının sabit ve etkili olabilmesi de önemlidir. Cinsiyet olarak bayan hipnozitöre literatürlerde henüz rastlamamamıştır. Bu durum bayanların bu uygulamayı yapamayacakları şeklinde anlaşılmamalıdır. Kuralları uygulayan ve eğitim alan herkes bu uygulamayı gerçekleştirebilme yeteneğine sahiptir.

c) Çevreye Ait Faktörler

Hipnotizma seansında çevre şartları da olumlu veya olumsuz etki yapmaktadır. Hipnotizma odası sessiz olmalıdır. Zaman zaman da olsa, dışarıdan gelen gürültü olmamalıdır. Seansı seyredenlerin de gürültü yapmamaları gerekir.
Seans esnasında dikkati bölecek nitelikte, ani, alışılmışın dışında olan sesler rahatsızlık verir. Alışılmış ve sürekli devam eden seslerin olumsuz etkisi çoğu kez yoktur. Ana cadde güzergahları bu tip uygulamaların yapılması için uygun olmayabilir. Trafik yoğunluğunun az olduğu caddeler için durum farklıdır. Tam bir sessizliğin temin edildiği ortamı meydana getirmek artık günümüz kent hayatında mümkün değildir. Dikkati kendine çeken ışık kaynağı (floresan lamba gibi) olumsuz etki yapar. Odadaki ışık kaynağı maskelenmiş olmalı, loş bir ışık vermeli ve sujeye arkadan gelmelidir. Loş ortamlar uygulamanın gizemi açısından da önem taşımaktadır. Ortamdaki oda sıcaklığı ılık, nem oranı ve hava akımı dengeli olmalıdır. Sıcaklığın fazla ya da az olması da yapılan uygulamayı mutlaka olumsuz yönde etkileyeceğinden, ısı kontrolünün yapılması önem taşır. Odada ilgi çekici obje veya duvarlara asılmış fotoğraf, tablo gibi eserler bulundurulmamalıdır. Bu obje ya da duvarlardaki fotoğraflar dikkatin dağılmasına sebep olacağı için kesinlikle tavsiye edilmez.
Odanın aydınlanmasında beyaz, mavi veya mor renkler kullanılmalıdır. Yapılan araştırmalara göre aydınlanmada kullanılan renklerin suje üzerinde etkileri farklılıklar göstermektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

Kırmızı Uyarıcı, rahatsız edici
Sarı Hayal kurdurucu
Yeşil Hastalık havası
Pembe Bir kadın tarafından sevilme hissi
Açık Mavi Birisi tarafından sevilme hissi
Kahverengi Herkes tarafından sevilme hissi
Koyu mor ve mavi gri Hipnotik etki, rahatlatıcı, uyutucu
Hipnoz seansının zamanlaması için kesin bir zaman aralığı tavsiye edilmemektedir. Her ne kadar bazı araştırmacılar sabahleyin 09:00'da yapılmasının uygun olacağını söyleseler de, bazıları gece yapılmasını özellikle tavsiye etmektedirler. Saatlerin hipnoz seansları için etkinlik düzeyleri ile ilgili yapılmış herhangi bir bilimsel çalışma yoktur.
Elini havada tutmaya devam eden sujeler ise muhtemelen transa girmiştir, fakat bir müddet daha beklemek, durumu kesin değerlendirmek açısından gereklidir.

Hipnozla İlgili Yanlış İnanışlar

Hipnozla ilgili yanlış inanışlar tahmin edilenin çok üzerindedir. İnsanların zihnin bu yanlış inanışların nasıl oluştuğu önemli bir araştırma konusu olabilir. Çok basitçe ve özetle ifade etmeliyiz ki; insanlar kendileri istemedikleri sürece, bir başkasının hipnozu ve kontrolü altına tam olarak giremez.
Hipnoterapinin yapılışı tam olarak insanın kendisini kaybetmesi şeklinde kesinlikle gerçekleşmez. Hafif bir uykuyla uyanıklık hali arasında ve tamamen kendinize hakim bir şekilde iken uygulanmaktadır. Bu yüzden insanlardaki bu korkular anlamsızdır.
Bu tedavilerde kişilik özellikleri ve rahatsızlığın boyutları hekim tarafından değerlendirilir ve bunlara hasta ile hekim birlikte çözüm bulur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp