Şifalı Suların ve Madensel Çamurların Olumlu Etki Yaptıklan Hastalıklar

Şifalı Suların ve Madensel Çamurların Olumlu Etki Yaptıklan Hastalıklar :

Şifalı sularda erimiş halde bulunan madensel tuzlarla hirlikte, gözle görülmeyen radyoaktif ışınların birçok hastalıa deva olduğu çok eski çağlardan bu yana bilinmektedir. Aynca bu suların, mikroplara karşı koyma gücünü arttıran, sindırimi kolaylaştıran ve bedeni rahatlatan bir takım olumlu teIrleri olduğu da inkar edilemez bir gerçektir. Şifalı sular ve tedavi edici özellikleri konusunda çalışIlla yapmış kişiler, hangi kaplıca veya içmenin hangi hastalığa iyi geldiği hususunda bazı tespitler yapmışlar ve son kararı doktorlara bırakmak üzere, kaplıca ve içmeleri bu yönleriyle yeni bir sınıflandırmaya tabi tutmuşlardır.

Bu sınıflandırmanın içeriğinde;

a)Alkali kaynaklar: Özellikle solunum sistemine, içildiğinde mide, bağırsak ve safra taşlarına, banyo yapılması halinde romatizmaya,

b) Silisli kaynaklar: Romatizma ve damar sertliği hastalıklarına,

c) Akratoterm kaynaklar: Müzmin romatizmaya, böbrek, felç ve nevraljilere, kadın hastalıklarına, dolaşım bozukluklarına,

d) Lityumlu kaynaklar: Böbrek ve idrar yolu taşlarına,

e) Radyoaktif kaynaklar: Sinir gerginliklerine, nevralji ve cilt hastalıklarına, böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarına, iç salgı sistemi (Endokrin sistem) bozukluklarına ve damla hastalığına iyi gelmektedir" şeklinde genel bir ifade bulunmaktadır.

Ancak, bilinçsiz ilaç kulanımının henüz önlenemediği, kocakarı ilaçlarının halen geçerli olduğu ve konu komşunun tavsiyesiyle iş görüldüğü günümüzde, ne yazık ki kaplıca ve içmelerden yararlanmak hususunda tam bir bilinçsizlik örneği yaşanmaktadır. Kaplıca tedavisinden şifa umanlar, gideceği kaplıca suyunun özelliklerini bilmeden ve kendinde var olan başka bir hastalığa aldırış etmeksizin, sırf bir hastalığa iyi gelecek diye kaplıcalara gitmektedirler.

Örneğin; romatizmal bir hastalıktan şikayetçi olanlar, kalp ve damar hastalıklarını geri plana atıp kaplıcaya gittiklerinde, sağlıklarına kavuşacakları yerde, istenilmeyen birtakım tablolarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerdeki şifalı sular, neredeyse yüz yılı aşkın bir süredir, bilimsel araştırmaların süzgecinden geçirildikten sonra tedavi edici özellikleri göz önünde tutularak toplum yararına sunulmakta, bu arada toplumun bilinçlendirilme ve aydınlatılma görevi de yerine getirilmektedir. "Kaplıca tedavisinden yararlandım ya da yararlanmadım" şeklindeki subjektif bulgular yerine objektif bulguların ortaya konması, insan sağlığı bakımından son derece önemlidir.

Bugün, kaplıca tedavisiyle ilgilenen bilim adamları; "En iyi maden suyu ya da en iyi kaplıca yoktur. Belirli hastalıklara uygun kaplıca vardır!" tezini yerleştirmeye ve kaplıcalara bilinçsizce yönelişi önlemeye çalışmaktadırlar. Çünkü, kaplıca ve içmelerdeki kür uygulamaları, çoğu zaman bünyeden bünyeye değişen farklı sonuçlar doğurmaktadır. Ortam değiştiril diğinde, yeni ortama uyum sağlanması da insandan insana değişmektedir. Kimi yeni ortama hemen uyum sağlarken, kiminde bu iş çok yavaş seyretmekte, kiminde ise hiç mümkün olmamaktadır. Kaplıca tedavisi de hasta için yepyeni bir ortama geçiş demektir.

Bu yeni ortamın uygun olup olmadığı, taşıdığı riskler, olumlu ya da olumsuz yönleri, yararlanma süresi, günlük banyo veya içim miktarı, sıcaklık derecesi, tedavi sırasında kulanılacak yöntemler ve ek olarak alınacak ilaçlar vs. konunun uzmanı doktorlar tarafından belirlenmelidir. Anadolu'nun birçok yöresinde, mevsimi geldiğinde, yayla göçü yaşanırcasına bir kaplıca göçü yaşanmaktadır. Sekiz aylık bebekten tutun da, seksen yaşındaki ihtiyara kadar herkes, ailenin her ferdi, aynı kaplıca suyunda aynı süreyle banyo yapmakta, aynı içmenin suyundan aynı miktarlarda içmektedir. Kaplıcalara gidilmeden önce neden konunun uzmanlarına görünmek gerektiğini çarpıcı bir örnekle anlatmaya çalışalım:

Omuz ağrısından şikayeti olan ve doktora danışmadan sadece tavsiye üzerine aynı kaplıcaya giden üç hasta düşünelim. Ağrının nedeni olarak; birincisinde romatizma, ikincisi nde iltihaplı bir durum, üçüncüsünde de kalp yetersizliğinin omuza vurmuş ağrı lı hali olsun.

Aynı yerde ve aynı koşullarda kaplıcadan yararlanmak isteyen bu üç hastadan; muhtemelen romatizmalı olanın ağrıları geçecek, ikinci hastanın ağrıları artacak ve omuzu şişecek, üçüncü hastanın ise hayatı tehlikeve girecek ve belki de ölecektir Sonuç olarak; günlük gazete ve dergilerde, bilimsel yayınlarda ve genel kaynak kitaplarında, zaman zaman hangi hastalıklara hangi şifalı suyun iyi geleceği, hangi tür hastalıklar için hangi kaplıca ya da içmeye gidilmesi gerektiği her ne kadar yazılıp çiziliyorsa da, doktorlara danışılmadan bu konuda adım atılmaması, hele hele kulaktan dolma bilgilerle sağlığı tehlikeye sokucu uygurnalardan kaçınılması gerekmektedir.

Uluslararası Kaplıcalar Birliği FlTEC tarafından, şifalı suların tedavi edici özelliklerinden olumlu surette etkilenen hastalıklar şu ana başlıklarda toplanmıştır:

Romatizmal hastalıklar

Deri hastalıkları

Dolaşım sistemi Kalp ve damar hastalıkları

Solunum yolu hastalıkları

Kadın hastalıkları

İç salgı sistemi 'Endokrin sistem' hastalıkları

Sinir sistemi hastalıkları

Sindirim sistemi hastalıkları

Böbrek ve idrar yolları hastalıkları

Göz hastalıkları

Kireçlenme ve kemik hastalıkları

Metabolizma bozuklukları

Hastalık ve ameliyat sonrası rahatsızlıklar Bu hastalıklar hakkında detaylı bilgileri daha sonraki bölümlerde tüm incelikleriyle yeniden ele alacak ve şifalı suların tedavi edici özelliklerinin hastalar ve hastalıklar üzerinde ne gibi olumlu ya da olumsuz etki yaptığını hep birlikte göreceğiz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp