Nedir İmajinasyon ?

Nedir İmajinasyon ? :

İmajinasyon bilinçli canlandırma ile rüya gördürme ya da bir başka kişinin görmesini sağlama halidir.
Burada da otohipnozun gücü kullanılır. Adına bazen meditasyon da denilmektedir.
Bu yanlıştır. Bilinçli rüya meditasyonun tam karşılığı olamaz. Otohipnozda da girilen trans durumuna benzer bir deneyim elbette yaşanılır ama meditasyonda yönlendirme olmaması girilen trans durumunun daha farklı yaşanılmasını sağlar.

Kuantum (") düşünce sisteminde elde edilen düşüncenin sıradışı olarak dizayn edilmesi ve otohipnoz benzeri trans durumu imajinasyonla elde edilir.
Düşüncelerin çekim gücü vardır. Neyi düşünürseniz onu kendinize çekersiniz. Bir süre sonra hedef ve isteklerinizle ilgili tüm araçlar size akmaya başlar.
imajinasyon sadece kuantum düşünce sisteminde değil birçok değişik tedavi uygulamalarında kullanılmakta olan bir yöntemdir.
Karakterlerin oluşumunda özellikle çocukluk dönemlerinde büyük oranda sevgisizliğe ve farklı psikososyal olaylara bağlı olarak gelişen sorunların ortadan kaldırılmasında kullanılır.
Toplumumuzda "Yedisinde neyse yetmişinde de odur", "Can çıkmayınca huy çıkmaz" gibi birçok sözün bu yöntem karşısında hiçbir ciddi tutar yanı kalmaz.
Çok kısa bir zaman dilimi içinde ve çok hızlı bir şekilde değişim gerçekleşir.
İmajinasyon uygun ve tespit edilen soruna yönelik yapıldığında çok büyük faydalar sağlar.
Şahsiyet oluşumunun en önemli devresi olan ilk altı yaş içinde meydana gelmiş olan sorunların çözümünde çok etkilidir.

Hasta tüm sorunların asıl sebebini çok iyi düşündüğünde, bunların çocukluk dönemleriyle alakalı olduğunu bulmakta gecikmez.
Bu sorunlar; yetiştiriliş tarzı, annenin, babanın ve diğer aile bireylerinin birbirleriyle olan iletişim sorunları, davranış farklılıkları gibi sorunlardır.
Temelde ufak bir cümleden ya da kelimeden tutun da çıkan kavgalara kadar hemen her şey insanı etkilemiş olabilir.
Bir başka çocuk için önemli olmayan bir kelime ya da cümle, diğer çocuk için onulmaz yaralar açar ve insan tüm hayatı boyunca bunu bir kişilik sorunu olarak yaşamaya devam eder.

İmajinasyonda Yapılan Şudur:

Hasta bilinçli bir rüya haline sokulur.
Burada hafif bir trans halindeyken çocukluğuna götürülerek orada yaşadıklarıyla, etkileşimleriyle anne ve babasıyla yüksek benliğiyle tekrar temas kurması sağlanır.
Çok dikkatli ve oldukça etkili bir yönlendirme ile bu işlem gerçekleştirilirken çocukluk dönemlerinde giderilmeyen ihtiyaçların birinci sırada öneme sahip olduğu bilinir.
Bu ihtiyaçların en önemlisi sevgi ve önemsenme, insan olduğunun farkına varılması ihtiyacıdır. insan çocuğunu sever, ama ona bu duygusunu göstermezse, hele hele şımarmasın mantığı ile çocuğuna yaklaşırsa ona en büyük kötülüğü yapmış Olur.
Bunun aslında sevgiye o anda çok muhtaç olan çocuğu için ne kadar da zalimce bir davranış olduğunu, kimi aile büyükleri yaşamları boyunca anlayamaz ya da bazıları çok uzun yıllar sonra ancak anlama fırsatı elde ederler.
Bunun telafisi mümkündür, ama yıllar boyu yaşanılan acılar ve engellenmiş bir kişilikle yaşamış olmak, insanın boynunda bir pranga olarak kalmıştır bir kere.
Fakat zararın neresinden dönülürse kardır anlayışı ile tüm bu azap verici durumlardan kurtulmak mümkündür.


Ömür boyunca bir saplantı halinde yaşanmış duygu ve düşünceler çok kısa bir zamanda ortadan kaldırılarak, muhteşem bir geçmiş ve olağanüstü bir gelecek oluşturulabilir.
Eskiden yaşanmış ve olumsuz olarak bilinçaltına atılmış olaylar tamamen tersyüz edilerek onlara farklı anlamlar verilebilir.

Geçmişte yaşanılmış tüm olayların bizdeki bilinçaltı kayıtları yaşamımızı etkilemeye sürekli devam eder.
Genellikle bu etkilenme negatif yönde olur.
Geçmiş, geçmiş olarak orada durduğu yerde durmaz; bugüne, yaşantımızın şimdiki haline uzanarak sınırlamalar, korkular, serzenişler ve birçok olumsuz ruh halleri, kişilik bozuklukları taşır.

Aynı şekilde bu çalışmayı geleceğimiz için de yapabilmemiz mümkündür.
çoğu insan önünü göremediğini, yapacağı iş için önce geleceğini görmesi gerektiğini söyler.
O hep bekleyecektir. Yaşı ilerlemiş bir doktor arkadaşıma artık evlenmesi gerektiğini söylediğimde bana verdiği cevap "Dur hele bir önümüzü görelim, sonra evlenmeyi düşünürüz." olmuştu.
Hep ömürlerimiz bu karamsar bekleyişlerle geçer.
Sonra geriye dönüp baktığımızda birçok şey için geç kaldığımızın farkına varırız. Oysa geleceği şekillendirmemiz hep daha iyi şeylerin olacağı düşüncesi ve beklentisiyle mümkün hale gelir.
Bu başlangıcın birinci şartı, odağı geleceğe yöneltmekten geçer. Bu konuyla ilgili biraz daha kapsamlı değerlendirmelerimiz, kitabımızın NLP kısmında "odağı geleceğe yönlendirme" bahsinde anlatılmaktadır.

Odağı geleceğe yöneltmenin ardından yapılacak olan bu yönlendirmenin hangi sonuçları içerdiğine ve çıkış noktamızdan varış noktamıza kadar hangi süreçlerden geçtiğine dair ayrıntılı bir analizinin yapılması gerekmektedir.

Dergimizin zihin kadrosundan bir arkadaşımızın ifadesi ile "kalpkafa izdivacı"nın dengeli bir gelişim süreci yaşaması çok önemlidir.
Bizim kalbimizin istekleri ile kafamızdaki isteklerin uyuşması ve adeta bunların bir izdivaç anlamında beraber olmaları hayatı öneme sahiptir.

Burada belki ifade etmeye çalıştığım en önemli nokta, geleceğin bizim tarafımızdan şekillendirilebileceği gerçeğidir.
Geçmişteki anlam farklılığını dönüştüren beynimiz, henüz gelmemiş ama mutlaka farklı şekillerde önemli bir potansiyele sahip olan geleceğimizi kendi isteklerimiz doğrultusunda gerçekleştirebilir.
İsteklerimizin yoğunluğu nispetinde kuantum düzeyinde evrenin tüm güçler dengesi, bu şekillendirmeye katkıda bulunmaya başlar.
Bir süre sonra tam anlamıyla geleceğin isteklerimiz doğrultusunda geliştiğini gözlemleme imkanına kavuşuruz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp