Hipnoz

Tanım

Hipnoz, hipnozcunun, bir başka kimseyi transa benzer bir durumda etki ve kontrolüne alma halidir. Halkın inanmışlarının tersine, hipnoza dayanıklı kimse yoktur. Genelde fazla zeki olmayan, kolay etki altında kalan kişilerin daha kolay hipnozite edildiği düşünülmekteyse de, gerçekte zeki insanlar hipnoza daha yatkındır. İstekli denekler şüpheci ve isteksizlere nazaran daha kolay hipnotize edilebilirler.

Arkaplan

Tarihsel olarak hipnoz, onu gerginlik ve histerik durumları tedavide kullanan Yunanlılara kadar dayanır. Günümüzde de bu gibi durumlar hipnoz ile tedavi edilebilmektedir. Eski Galyalılar hipnoza sihirli uyku adını verir ve onu sihir ile büyüye maruz kalmış kişilerin tedavisinde kullanırlardı. Fakat 1760 yıllarına kadar hipnoz Avrupa'da halk tarafından pek bilinmiyordu. Hipnozun kitlelere yayılmasını temin eden kişi onu tedavi vasıtası olarak kullanmadın yanısıra bir gösteri haline de getirmiş olan Fransız Anton Mesmer'dir. Kolay hipnozite edilebilen kişileri halk önünde istediği gibi hareket ettirerek gösteriler yapan Mesmer, hipnoza hayvan manyetizması adını veriyor ve bütün hastalıkların bu hayvan manyetizmasının dengesinin bozulmasından kaynaklandığına inanıyordu. Bu gösteriye yönelik metodunu uygulayarak Mesmer bir çok hastasında çarpıcı gelişmeler elde ettiyse de, aslında bu hastaların psikosomatik rahatsızlıkları vardı ve büyük bir imalle etki altında kalma ve halkın ortasındaki gösterilerin sihirli havasının etkisiyle tedavi olmuşlardı. O günlerde bilim adamları Mesmer'in metodunda faydalı bir şey göremediler ve gösterilerinin tıbbi ve bilimsel olarak gayrı mesleki olmaları dolayısıyla onu ciddiye almadılar. hipnozu da bir şarlatanlık olarak gördüler. Geleneksel tıp çevreleri 1900'lü yıllara kadar hipnozu ihmal etti. 19. Yüzyılda Manchester'li bir cerrah olan James Braid, ilk defa olarak hipnoz kelimesini kullandı (Yunanca hypnose=uyku ve ondan tıbbi olarak büyük ameliyatlarda dahi yararlandı. Bu kısa süreli ilgiden sonra, tıp çevreleri sadece Mesmerizm'i ve onun çağrışımlarını hatırladı ve bu teknikte pek fazla bir ilerleme görülmedi.

Bu yüzyılın başlarında İngiliz Tıp Birliği konunun modern tıpta yerinin olup olmadığı konusunda bir araştırma yaptı, fakat eldeki veriler pek umut verici değildi. Olay Londra'daki Üniversite Hastanesinde o günün seçkin bir hipnotizmacısı olan bir profesörün istifasına kadar vardı.

Nedir?

Hipnoz uyku hali değildir. Sadece ruhi ve zihinsel durumdaki değişmedir. Elektroensefalografi (EEG) kullanılan modern araştırmalarda elde edilen beyin ritim örnekleri hipnotize edilmiş bir kişinin uyku ile uyanıklık arasında olduğunu göstermektedir. Bu sihirli bir durum değildir. Sadece hipnotize eden kişinin sesindeki inandırıcı ve güven verici halin şuur değişimine sebep olmasıdır. Denekler kendilerine söylenen şeylerin gerçekleşeceğine inanır hale gelirler. Kendilerini kaybetmekten daha az korktukları için kadınlar hipnoza daha elverişlidirler.

Halk genellikle iyi bir denek olup olmayacaklarını nasıl anlayabileceklerini sorar. Bunu öğrenmek çok kolaydır. Eğer kendinizi okuduğunuz bir kitaba veya seyrettiğiniz bir televizyon programına fazlasıyla kaptırıyorsanız bu sizin iyi bir denek olabileceğinizi gösterir.

Öncü hipnozculardan biri, kolayca konsantre olabilen kişilerin, zihinleri hareketli ve soru sormaya yönelik kişilerden daha kolay hipnotize edilebildiklerini ileri sürmektedir. Ona göre şüpheci olmak da hipnoza girmeyi engelleyici bir faktör değildir.

Nasıl Uygulanır?

Kullanım amacına göre uygulanan metodlar değişse bile genellikle hipnozcunun (tıbbi bir eğitimden geçmiş veya geçmemiş olabilir) hastayla yavaş, kontrollü ve inandırıcı bir şekilde konuşması esastır. İşlemin dikkati dağıtan birşeyin bulunmadığı bir odada yapılması faydalı olmakla birlikte, panayırların gürültülü ortamında da hipnoz yapılabilir. Bazı hipnozcular hastalarının herhangi bir nesneye konsantre olmalarını ister, bazıları ışık, diğerleri dönen bir tekerlek kullanırlar. Hastalarından sadece bir şey hayal etmelerini isteyenler de vardır. Tanıdığım bir hipnozcu hekim hastasına kendisini korkutan veya tedirgin eden bir şey olup olmadığını soruyor, daha sonra da bir bahçede saman nezlesine yakalanıp devamlı aksıran ve gözlerinden yaşlar boşanan bir adamı düşünmesini istiyordu.

Bu tür transa sokma metodları, temelde göz kaslarının yorulması ve neticede kontrol dışında kapanması fikrine dayanmaktadır, Daha sonra terapist denekle tek düze bir ses tonuyla konuşur ve trans kademelerine geçmesini sağlar. Deneklerin % 10 kadarı kolaylıkla ve tam bir başarıyla hipnotize edilebilir, hatta derin trans haline sokulup Mesmer'in çok eğlendiği hareketleri yapabilecek duruma getirilebilir. Bazı hipnozcular başka yöntemler kullanmayıp sadece konuşmayla yetinirler.

İlk aşamalarda denek gözlerini kapar ve gevşer. İkinci aşama deneğin söylenen bazı basit hareketleri (elini kaldırmak gibi), yaptığı hafif trans devresidir. Üçüncü ve dördüncü aşamalar daha derindir ve denek hipnoz sonrası telkinleri de yerine getirebilir. Bu aşamada acı hissetme tamamıyla ortadan kalkar. Bu da hipnoz altında ameliyatı mümkün kılar. Ampütasyonlar gibi büyük çaplı cerrahi müdahaleler de hipnoz altında uygulanabilir. Deneği trans halinden çıkarmak, transa sokmaktan daha kolaydır. Hipnozcunun telkinde bulunduğu (elimi cebime soktuğum zaman ayağa kalk gibi derin trans halinde, denek işaret verildiği an ayağa kalkar). Buradaki önemli husus, denek ayağa kalktığı zaman, bu hareketinin mantıklı açıklamasını yapmış olmasıdır. Sonunda hasta gene transa sokulur ve hipnoz sonrası telkin kaldırılır. Bu aşamada hipnozcunun hastasını uyandığında tamamen normal ve gevşemiş olacağına inandırması gerekir. Hastayı derin transa sokmak uzun zaman alabilir. Bunun için tecrübeli hipnoterapistler, derin transa çabuk geçebilmeleri için bazı işaretler öğretirler.

Günümüzde, televizyonda ve tıbbi toplantılarda çok seyrek de olsa yapılan gösteriler dışında, hipnozun eğlence ve gösteri amacıyla kullanımı ortadan kalkmıştır. Örneğin, tıbbi bir toplantıda yapılan böyle bir gösteride, normalde elini içinde otuz saniyeden fazla tutamayacağı kadar soğuk su dolu bir kapta denek hipnoz altında, elini yarım saatten fazla tutabilmişti, çünkü hipnozcu ona suyun ılık olduğu telkinini yapmıştı. Bu deneyin en ilgi çeken özelliği ise, hipnoz altında iken kişinin kanındaki kortizol (vücudun karşı kimyasal tepkisi) seviyesinin yükselmemiş olmasıdır. Oysa kişi uyanık haldeyken eli buzlu suya sokulduğunda kortizal seviyesi yükselmişti. Bu örnek. zihnin vücut üzerinde hayal edemeyeceğimiz kadar derin bir denetiminin olduğunu göstermektedir.

Hipnotize edilmiş deneklerin telkin ile geçmişe götürülmesi hipnozun gücünü gösteren diğer bir örnektir. Bir hipnozcu. hipnotize edeceği kişiyi çocukluk evresine, hatta bebekliğine götürebilir. O kişi o zamanlarda geçen olayları bütün detaylarıyla anlatır. Hatta bazen onlar geçmişe götürüldüklerinde tıpkı çocuk gibi konuşurlar. Bu durumu çarpıcı bir şekilde gösteren bir deney şöyledir: Normalde ayak tabanı uyarıldığında, altı aydan büyüklerde ayak parmaklan aşağı iner, altı aydan küçük bebeklerde yukarı çıkar. Oysa hipnozla bebeklik devresine götürülen deneklerde bu refleks değişir ve büyük parmaklar aşağı ineceği yerde yukarı kalkar.

Hipnozla deneklere, normalde kesinlikle yapamayacağı şeyleri yaptırmak da mümkündür. Önde gelen hipnoterapistlerden birisi şöyle demektedir. Hastalar hipnoz altında iken olağandışı, alışılmamış şeyler yapacaklarını zanneder ve bu durumdan endişelenirler. Oysa biz artık hastalara böyle anlamsız ve faydasız şeyler yaptırmıyoruz. Günümüzde hipnoterapi sadece bir tedavi metodudur ve tıbbi teşhis konulmasında, ameliyat ve ilaç tedavisine ek olarak kullanılmaktadır.

Bahsettiklerimizin bir çoğu inanılmaz gelse bile, ilaçların sonuç vermediği birçok durumda etkili olması sebebiyle hipnoz tıp çevrelerince de kabul görmektedir.

Nerelerde kullanılır?

Hipnoz günümüzde üç alanda kullanılmaktadır. Birincisi, gösteri ve eğlence amacıyla kullanımı ki, bu, hipnozun istismar edilmesidir. Profesyonel hipnozcular izleyiciler karşısında, oldukça eğlenceli gösteriler yaparlar. 1953'de çıkan bir kanun, 21 yaşının altındakilerin bu tür gösterilerde kullanılmasını yasaklamıştır. Sık olmasa bile bu gösteriler esnasında, deneğin kontrolden çıkması veya uyandırılmaması sonucunda kazalar olabilir. Hipnozun diğer bir kullanımı geçmiş olayların hatırlatılmasında görülüyor. Amerika'da polis, tanıkların başlarından geçenleri veya gördüklerini detaylı olarak anlatmaları için hipnozdan faydalanır.

Anksiyete, histeri, astım, uykusuzluk ve birçok fobiler, ayrıca sigara, alkol, uyuşturucu alışkanlıkları hipnoz yoluyla tedavi edilebilmektedir. Bir hipnoterapist şöyle diyor: Hastalarımı, kendi kendilerini hipnoz edebilecek şekilde eğitmeye çalışırım. Haftada bir kez olmak üzere 6-8 hafta tedavi ettikten sonra, hastalarıma kendi kendilerini transa sokmayı öğretiyorum. Bu yöntemle örneğin astım tedavisinde çok olumlu neticeler aldım. Astım nöbeti geldiği zaman hastalarımı telkin vasıtasıyla, nefes alıp vermelerini düzenleyebiliyor ve şikayetinden kurtarabiliyorum.

Sadece hipnozu tedavi metodu olarak kullanan doktor sayısı çok azdır. Çoğunluğu, hipnozu olağan tedavilerine, özellikle ameliyat ve ilaca ek olarak kullanırlar. Sıradan hipnoterapistlere başvurmak sakıncalıdır. Çünkü genellikle tedaviye teşhisi tam olarak belirlemeden başlarlar ve nerede durmaları gerektiğini iyi belirleyemezler. Bu yüzden hipnozu diğer tıbbi yöntemlere ek olarak kullanan doktorlara gitmek emniyetli bir yoldur.

Hipnoz en yaygın olarak ameliyat ve diş çekimi öncesi anestezide, doğum ağrılarının kontrolünde ve sigara bırakılmasında kullanılmaktadır. Bazı diş hekimleri hipnozu hastalarının korkularını gidermek ve ağrıyı azaltmakta kullanılır. Modern anestezi daha emin ve çabuk olduğu için, hipnoz birkaç operasyon dışında ameliyatlarda kullanılmamaktadır.

Batı'da akciğer kanseri en önemli ölüm nedenlerin dendir. Bu yüzden hipnozun sigara bırakmaya olumlu etkisi dikkate alınmalıdır. Resmi istatistikler, sigara içmeyi bir yıl bırakan bir kişiyi bu alışkanlıktan tamamen kurtulmuş saymaktadır. Kuzey İngiltere'de yapılan televizyon hipnozu sonucunda, deneklerden % 44'ü sigarayı tamamen bırakmış, yüzde 44'ü azaltmıştır. Sadece yüzde 12'si hiç etkilenmemiştir. Bu denemede hipnoz tedavisi süresi üç aydı, tam süre eğer bir yıla çıkabilirse, gelecekte televizyon vasıtasıyla hipnoz bu sorunu çözebilecektir.

Öyleyse hipnozun geleceği nasıl olacaktır? İlaçla yapılan hipnoz muhtemelen en kabul edilebilir hipnozdur. İngiliz Tıp ve Dış Hipnozu Birliği bini aşkın üyeye sahiptir ve ülkenin en önde gelen tıp kurumlarından birinde periyodik olarak toplantılar düzenlemekte ve göz alıcı araştırmalar yönetmektedir.

Hipnoterapistler arasında araştırılmak ve bağımsız bilimsel incelemelerde bulunulması yönünde bir arzu da vardır. Usta ellerde hipnoz konusunda tehlikeli bir durum söz konusu değildir ve doktor ve hastaların yan etkileri olmayan pek çok ilaç tedavisiyle giderek birbirinden uzaklaştığı bir tıp çağına doğru yol almaktayız. Yığınla psikolojik ve fiziksel anormallikler için hipnoz tedavisi güvenli, acil ve kabul edilebilir bir tedavi sunmaktadır. İyi bir çıkış ve yalpalayarak ilerleyen bir tarihten sonra hipnoz bu noktaya ulaşmıştır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp