Damar Cerrahları
Damar Cerrahları
Damar Cerrahları Hakkında Genel Bilgiler
Damar cerrahları;damar cerrahları hakkında merak ettikleriniz ve daha fazlası için aşağıda sizin için hazırladığımız yazımızı okuyabilirsiniz...
Batı ülkelerinde damar cerrahisi denince kalp ve beyin dışındaki tüm damarların tanı ve tedavisi ile uğraşan bağımsız bir bilim dalı akla gelir. Gelişmiş ülkelerde kalp hastalıklarının tanısı ve balon/ stentle girişimi kardiyologlar, yani dahili kalp uzmanları tarafından ve kalp damarlarının açık cerrahi tedavisi kalp cerrahları tarafından, yapılmaktadır. Kalp dışı damar hastalıklarının tanısı, korunma ve açık cerrahi tedavisi damar cerrahları ve bu damarların balonla tedavisi ( endovasküler cerrahi ) de girişimsel radyologlar tarafından damar cerrahları ile işbirliği sonucu yapılmaktadır.
Damar Hastalığı Nedir?
Damar hastalığı, vücudumuzdaki atardamarlarda daralma, tıkanma ya da balonlaşmaya neden olan bir hastalık grubudur. Tuttuğu damarlara göre 3 bölümde incelenir:
Koroner damar hastalığı: Kalbi besleyen "koroner" atardamarlar tutulur. Bu damarlardaki daralma ya da tıkanma kalp ağrısı (anjina) ya da kalp krizine (enfarktüs) neden olabilir.
Beyin damar hastalığı (Serebrovasküler hastalık): Beyin ve beyinciği besleyen "Şah Damarı" ve diğer atardamarlar tutulur. Bu damarlardaki daralma ya da tıkanma geçici ya da kalıcı beyin felcine (inme) neden olabilir.
Periferik damar hastalığı: Kalp ve beyin dışındaki, kol, bacak, barsak, karaciğer ve böbrek gibi diğer doku ve organları besleyen atardamarlar tutulur. En sık tutulan bölge bacak damarları olduğundan "Periferik damar hastalığı" genellikle bu bölgedeki damar tıkanıklıklarını ifade etmek için kullanılır. Bu damarlardaki daralma ya da tıkanma yürümekle bacak ağrısı (Klodikasyon) ya da bacakta yara ve gangrene neden olabilir.
Kalpteki koroner damar hastalıkları "kalp-damar hastalığı" olarak bilinir ve klasik "damar hastalığı" tanımından ayrı tutulur. Bu nedenle bu web sitesinde "damar hastalığı" terimi, vücudumuzda kalp dışındaki damarların (Beyin damarları ve periferik damarlar) daralma, tıkanma ve balonlaşmasını tanımlamak için kullanılacaktır.
Ateroskleroz nedir?
Vücudumuzdaki damar tıkanıklıklarının %95 inden fazlasında olayın nedeni aterosklerozdur (damar sertliği). Ateroskleroz, kolesterol denilen yağımsı bir maddenin atardamar duvarında birikmesi ve bunun sonucu oluşan sert plakların zaman içinde damarı daraltması ya da tamamen tıkamasıdır. Ateroskleroz aslında çocukluk yaşlarında başlayan, yavaş ve sinsi olarak ilerleyen bir hastalıktır.
Hafif ateroskleroz damarlarda ciddi bir daralmaya yol açmadığından genellikle belirti vermez. Bu dönemde, kişi damarlarında biriken kolesterol plaklarından habersizdir. Ancak yaş ilerleyip ateroskleroz belli bir seviyeye geldiğinde atardamarlarda oluşan ciddi daralma ya da tıkanmalar damarların beslediği dokularda oksijen azalmasına (iskemi) neden olur.
Kollateral nedir? Vücudumuzdaki atardamarların tıkanması bazı durumlarda iskemi yaratmayabilir. Bu durumda ya o dokuyu besleyen başka damarlar bulunabilir ya da vücudumuz o tıkanıklığın iki ucunu birbirine bağlayan yeni damarlar oluşturmuştur. Kollateral adı verilen bu damarlar çok sayıda, küçük çaplı ve kıvrıntılıdır.
Sol femoral damar tıkanıklığı sonucu oluşan kollateraller
Bir hastada, sol femoral damar tıkanıklığı sonucu oluşan kollateraller
Kollateraller genellikle istirahat halindeyken dokunun ihtiyacına yetecek kadar bir kan akımı sağlayabilir, ancak yürüme, koşma gibi dokularımızın kan ihtiyacının arttığı durumlarda yetersiz kalırlar ve dokuda iskemi oluşumuna engel olamazlar.
Damar tıkanması ne yapar? Damar tıkanması yavaş (kronik) ya da ani (akut) olabilir.
a. Kronik tıkanma: Yavaş gelişen damar tıkanmalarında, vücudun kollateral damarları oluşturacak zamanı olduğundan iskemi genellikle çok şiddetli değildir. Yavaş tıkanma, kollateraller yeterliyse ya da o dokuyu besleyen başka damarlar mevcutsa hiç belirti vermeyebilir, ya da sadece dokunun kan ihtiyacı artınca belirti verebilir. Bu olay örneğin kalp damarlarında olursa, istirahatte olmayan ancak yürüme ve koşma ile gelişen göğüs ağrısı (stabil anjina) yapabilir. Bacak damarlarında olursa yine istirahatle olmayan ancak yürüme veya koşma ile gelişen bacak ağrısına (klodikasyon) neden olabilir. Ancak eğer dokuyu besleyen başka damar yoksa ya da kollateraller yetersiz ise bu durumda istirahatte bile ağrı oluşur. Kalpte anstabil anjina, bacakta ise kritik iskemi adı verilen bu durum kan dolaşımının çok azaldığını ve doku ölümünün (kalpte ise enfarktüs bacakta ise gangren) yakın olduğunu gösterir.
b. Akut tıkanma: Bu tür ani tıkanmalarda, vücudun kollateral damarları geliştirecek zamanı olmadığından dokuda şiddetli bir iskemi gelişir ve kısa sürede doku ölümü meydana gelir. Bu olay genellikle kalpte enfarktüs, beyinde inme, bacakta ise gangrenle sonuçlanır. Akut tıkanma 2 mekanizmayla oluşabilir: Birincisinde, ateroskleroz nedeniyle daralmış olan atardamarlara günün birinde aniden bir pıhtı oturabilir ve bu damarlar tamamen tıkanır. Oluşan bu pıhtıya trombüs adı verilir. İkincisinde ise, vücutta oluşan böyle bir trombüsten kopan bir parça daha uçtaki atardamarlardan birine gider ve o damarda tam tıkanmaya neden olur. Örneğin, şah damarındaki bir pıhtı bu şekilde beyne kaçarak felce neden olabilir ya da kasık damarından kaynaklanan bir pıhtı ayak damarını tıkayarak gangrene neden olabilir. Bu şekilde kan damarları içinde seyahat ederek uzak noktadaki bir damarda tıkanıklığa neden olan pıhtıya embolus ya da çoğul haliyle emboli denir.
Damar hastalığı kimlerde görülür?
Damar hastalığı genellikle 50 yaşın üzerindeki bireylerde görülür ve sıklığı yaş ilerledikçe artar. Yaş dışında en önemli risk faktörleri genetik yatkınlık, şeker hastalığı (diabet), sigara içme, kolesterol yüksekliği, tansiyon yüksekliği, böbrek yetmezliği ve aşırı kilo (obesite) olarak sıralanabilir.
Damar hastalığının diğer nedenleri nelerdir?
Ateroskleroz dışında damar tıkanması yapan en önemli hastalıklar, Takayasu hastalığı gibi damar iltihaplanmaları (vaskülit), fibromusküler displazi, Burger Hastalığı ve Raynaud hastalığı gibi daha nadir rastlanan durumlardır. Takayasu hastalığı daha çok 40 yaşın altındaki kadınlarda görülen, aorta ve ana dallarında damar duvarında düzgün kalınlaşma sonucu darlık ve tıkanıklıklar yapan bir hastalıktır. En çok kol ve boyun damarları ile karında iç organ damarları tutulur. Fibromusküler displazi, yine 40 yaşın altında kadınlarda daha sık görülen, böbrek, şah damarı ve karındaki diğer bazı damarlarda tesbih dizisi şeklinde daralma ve genişlemeler yapan bir hastalıktır. Böbrek damarlarındaki görünümü tanı koydurucudur. Buerger hastalığı ise daha çok 40 yaşın altında ve sigara içen erkeklerde görülen, el ve ayak damarlarında duvar kalınlaşması sonucu tıkanıklıklara neden olan bir hastalıktır. Hastalığı durdurmanın tek yolu sigarayı bırakmaktır. Bu hastalıklardan yeri gelince daha ayrıntılı olarak bahsedilecektir.
Geçtiğimiz yüzyılda, son 15-20 yıl öncesine kadar, damar hastalıklarında neredeyse tek görüntüleme yöntemi anjiografi, tek uygulanan tedavi yöntemi ise cerrahi operasyondu. Oysa, temelleri 1960-70 lerde atılan, ancak yaygın uygulanmaya 1990' lı ve 2000' li yıllarda başlanan, anjioplasti, stent, stent-greft, trombolitik tedavi ve embolizasyon işlemleri ile, daha önce tek tedavisi cerrahi olan birçok damar problemini lokal anestezi altında damar içinden tedavi etmek mümkün hale gelmiştir. Aynı yıllarda, toplardamarlardaki tıkanıklıklar ve derin ven trombozu tedavisinde de anjioplasti, stent ve trombolitik tedavi yaygın olarak kullanılmaya başlanmış, pulmoner emboliden korunmak amacıyla Vena Kava Filtresi kullanımı yaygınlaşmış ve son olarak da 2002 yılından beri kullanılan ve varis tedavisinde çığır açan endovenöz lazer, radyofrekans ve skleroterapi gibi yöntemlerle endovasküler (damar içinden) tedaviler çok daha sık kullanılır hale gelmiştir.
Günümüzde, tüm dünyada, damar hastalıklarında endovasküler tedavi uygulamaları hızla yaygınlaşırken cerrahi tedavi yöntemleri göreceli olarak azalmaktadır. Gelişmiş batı ülkelerinde, endovasküler tedavi, damar hastalıklarında ilk tercih edilmesi gereken yöntem olarak kabul edilmektedir. Bunun nedenleri endovasküler tedavinin lokal anestezi altında iğne deliklerinden yapılması, yara-kesi izinin olmaması, riskinin daha az olması ve hastanede kalış süresinin genelde bir günü aşmaması, dolayısıyla hastanın normal yaşama dönme süresinin çok daha kısa olmasıdır.
Damar Tıkanıklığı Nedir?
Aşırı yağ birikimi ve kolesterol artışı sonucunda tıkanan damarlar yeterli oranda kan akışını engellemektedir. Kan akışının azalması yani damar tıkanıklığı beyin, kalp ve diğer hayati organlara yeterince kan yani oksijen gitmemesine yol açar ve bu organların fonksiyonlarını tam olarak yerine getirememesine neden olur. Damar tıkanıklığı çeşitli cerrahi müdahalelerle düzeltilebildiği gibi dengeli beslenme ve düzenli egzersiz damar tıkanıklığı ile savaşmada etkili yöntemlerdir.
Özellikle C vitamini eksikliğinde hasar gören damar çeperleri vücudun kolesterolü kullanarak bu yırtılmaları ve hasarları onarmasına neden olur. Ancak damar çeperini onarmak için vücudun yama olarak kullandığı kolesterol zaman içinde sertleşir ve çeşitli kardiyovasküler rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Bundan da anlaşılabileceği gibi vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineraller alınmazsa damar tıkanıklığı sorunu yaşamak kaçınılmazdır.
Ülkemizde damar tıkanıklığı sonucu yaşanan rahatsızlıkların giderilebilmesi için her yıl binlerce kişi by-pass operasyonu, stent takılması gibi hiç de ucuz olmayan tedavi yöntemlerine başvurmaktadır. Bu operasyonlar ya da vücuda cerrahi olarak müdahale edilen operasyonların hepsi belirli riskler taşımaktadır. Ayrıca ameliyat sonucunda tıkalı damarlarınız açılsa bile beslenme alışkanlıklarınızı düzenlemez ve hareketsiz hayatınızı devam ettirirseniz yine damar tıkanıklığı sorunu yaşamanız çok büyük bir olasılıktır. Kısacası damar tıkanıklı yaşamamak veya yaşayıp ameliyat olduktan sonra tükettiğiniz gıdaları kontrol altına almalı ve hayatınızda spora yer vermelisiniz.
Damar Tıkanıklığı İçin Şifalı Bitkiler Ve Doğal Tedavi Yöntemleri
Yapılan çalışmalar tıkanan damarların yaşam tarzınızda yapacağınız değişikliklerle hiç bir yan etki oluşturmadan açılabildiğini kanıtlamaktadır. Aslında yan etkileri her zaman istenilen daha dinç bir beyin ve vücut yapısı, daha sağlıklı bir hayat gibi olumlu olanlardır. Aşağıda damar tıkanıklığı sırasında iyileşebilmek ya da damar tıkanıklığının sizin için bir sorun olmasını engellemek için uygulamanız gerekenler ve tüketmeniz gereken gıdalar hakkında bilgiler bulabilirsiniz.
Yanlış Beslenme:
Yediğiniz yemekleri değiştirerek damar tıkanıklığını engelleyebileceğinizi tekrar tekrar belirtmek istiyorum çünkü bu en önemli nokta. Hamburger, patates kızartması gibi işlenmiş gıdalar, cips ve benzeri hazır ürünler, bol yağlı kebaplar damarlarınızın baş düşmanı. Gün içinde öğün atlamamalısınız. Ayrıca metabolizmanın en yavaş olduğu dönemler olan gece saatlerinde yemek yememelisiniz.
Lifli Gıdalar:
Kepekli tahıl, fasulye, yulaf ezmesi tüketmek, bolca sebze ve meyve yemek yüksek lif içerdiklerinden damar tıkanıklığına yol açan kolesterol düzeyinin düşmesine yardımcı olacaktır.
Omega3:
Somon, tuna balığı ve keten tohumu gibi omega3 deposu gıdalar kan pıhtılaşmasını ve kolesterolün oksidasyonunu engellemek için sisteminize yardımcı olmaktadır. Ayrıca domatesin içinde bulunan likopen kolesterolün oksidasyonunu düzenlemektedir.
E Vitamini:
Ay çekirdeği gibi E vitamini açısından zengin gıdalar damar duvarlarının iltihaplanmasını azaltacaktır.
Düşük Kolesterol:
Doymuş yağ oranı yüksek yiyeceklerden kaçınmalısınız. Doymamış yağ oranı yüksek balık, badem, ceviz, fındık, zeytinyağı, kanola yağı, fıstık gibi doğal ürünlerden vücudunuzun yağ ihtiyacını karşılayabilirsiniz.
Besin Takviyeleri:
Balık yağı ya da E ve K vitaminlerinin bulunduğu besin takviyeleri damar çeperlerinde biriken plakaların azalmasına yardımcı olduğu bilinmektedir.
Kolesterolü düşük tutmak damar tıkanıklığını önleme ve tıkanan damarların tekrar sağlıklı durumlarına dönebilmesini sağlamak açısından çok önemlidir. Hem yağ ihtiyacınızı giderebileceğiniz, kolesterolünüzü yükseltmeyecek hem de yükselen kolesterolü kontrol altına almanıza yardımcı olacak gıdalar arasında sızma zeytinyağı, yeşil çay, elma sirkesi, greyfurt, elma, balık yağı ve sarımsağı sayabiliriz. Bu gıdaları dönüşümlü olarak diyet listesine eklemeniz kan sirkülasyonunuzu düzenleyecektir.
Kabul ediyorum spor delisi bir millet değiliz. Yürüyen merdivenler dünyada herhalde en çok bizim ülkemizde seviliyor. Ancak mutlaka ama mutlaka günlük egzersiz programı yapmalı ve bu programa bağlı kalmalısınız. Düzenli egzersiz sadece damar tıkanıklığı için değil tüm diğer organlarımız ve genel sağlığımız için hayati önem taşımaktadır. Kötü kolesterol düzeyini aşağıda tutmak için günde en az 45 dakika tempolu yürüyüş yapın. Yüzme, bisiklet hatta dans etmek bile arterlerde bulunan plakların erimesine yardımcı olur.
Stres kontrolü damar tıkanıklığı engellemek için yapılması gerekenler arasındadır. Stres sonucu vücutta oluşan hormonal dalgalanmalar damar tıkanıklığına neden olabilir. Stres yönetimi ile ilgili kitaplar okuyun. Hobilerinize vakit ayırın, kitap okuyun, müzik dinleyin. Çeşitli meditasyon tekniklerini öğrenebileceğiniz kurslara katılabilirsiniz.
Evet, damar tıkanıklı ve buna bağlı rahatsızlıklar ülkemizde ve dünyada milyonlarca kişiyi etkisi altına almakta. Ancak yaşam kalitenizi yükseltecek bir kaç değişiklikle bu hastalığı engelleyebilir ve damarlarınızı yine eski sağlığına kavuşturabilirsiniz.
Ateroskleroz, atardamarlarda meydana gelen en yaygın hastalıklardan biridir. Atardamarlardan birinin, belirli bir sebeple daralması veya tıkanmasına Ateroskleroz denir. Genelde damar çeperlerine yağ birikmesi sonucu meydana gelir. Biriken bu yağ aynı zamanda damarların esnekliğini bozar ve sertleşmelerine neden olur. Genelde orta yaşlı erişkinlerde ve erkeklerde görülen tedavi edilmezse ölümcül olacak kadar tehlikeli bir rahatsızlıktır.
Yazımızda aterioskleroza neden olan faktörler, belirtileri ve tedavisi hakkında bilgi aktaracağız.
DAMAR TIKANIKLIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Arteriyosklerozda belirti damarda olan tıkanıklığın veya arızanın yeri ile ilgilidir. Damar tıkanıklığı nedeni ile dokulara yeterli oksijen gidemez, sonucunda ilgili bölgedeki kan dolaşımı engellenir.
Lezyon beyinde ise; görme ve konuşma bozuklukları, hafıza kaybı, kısa süreli bilinç kaybı, yer ve zaman kaybı, kol veya bacaklarda kas gücünün ani ve geçici olarak zayıflaması ve beyin trombozu gelişir.
Lezyon kalpte ise; kalp kasının kasılma gücü zayıflar. Kalpte ritim düzensizlikleri, göğüs ağrıları ve sonunda ise kalp krizi oluşur.
Lezyonlar bacakta ise; yürürken kramp ağrıları, ısı kaybı, kramplar, deride kalınlaşma ve koyulaşması oluşur.
Böbrekte ise; kan basıncının artması, böbrek fonksiyonlarında işlev kaybı meydana gelebilir.
DAMAR TIKANIKLIĞI NASIL OLUŞUR?
Atardamarlar çeperine yağ birikmesi, zamanla damara hasar vermeye başlar. Şöyle ki; atardamarın kendi hücrelerinin çoğalması ile damardan çeşitli kimyasallar salınır. Bu arada, kan dolaşımındaki hücreler de damar iç yüzüne yapışmaya başlar. Bunların da etkisi ile yağ birikintileri ve hücre yığılmaları, damarın iç yüzüne doğru kabaran plaklar oluşturur. Bu plaklar daha da büyüyüp damarın esnekliğini kaybetmesine ve tıkanmasına sebep olur. Bazen sertleşmiş olan plak, dış yüzeyi çatlayınca, kandaki kan pulcukları da plağa yapışmaya başlar ve damarın içi daha da daralır. Bu darlık belirli bir dereceye ulaştığında damarın beslediği organlarda ya da dokularda kansızlık nedeni ile şikâyetler başlar.
DAMAR TIKANIKLIĞI NEDENLERİ NELERDİR?
Kilo problemleri,
Egzersiz yapmama, fiziksel aktivite eksikliği,
Alkol, sigara kullanımı,
Şeker, frengi, gut hastalığı,
Psikolojik bozukluklar,
Aşırı yağlı beslenme,
Kanamalardan kaynaklanan problemler,
Demir eksikliği,
DAMAR TIKANIKLIĞI TEDAVİSİ NASILDIR?
Aterosklerozda hedef, hastalığın ilerlemesinin engellenmesidir. Bu sebeple tedavisinden daha fazla önemli olan yukarıda sayılan özelliklerin sizde bulunmamasıdır.
Tıkanma meydana gelmişse doktorun tedavi yöntemine göre, tıkanan damara anjiyo, stent yada bypass uygulaması yapılabilir.
1950‘lerden günümüze kadar hızlı bir gelişme gösteren toplumlarda, kalp ve damar hastalıkları kaynaklı ölüm oranları giderek azalmaktadır. Çünkü geliştirilmiş araştırma yöntemleri sayesinde erken teşhis ve tedavi imkanının artmış olması -modern toplumlardaki risk faktörleri artsa da- halkın zararlı etkenlerden uzaklaşmasındaki bilinçlenmede önem taşımaktadır.
Kalp ve damar hastalıklarıyla, günümüzde doğumsal ve sonradan edinme olmak üzere iki şekilde karşılaşmaktayız. Doğumsal olanları öncelikle anne ve babanın genetik faktörleri ile ilgilidir. Genetik faktörlerin en önemli bölümünü annenin hamilelik döneminde geçirmiş olduu zararlı etkiler içerir. Bu zararlı etkilerin başında kontrolsüz ilaç kullanmak, röntgen ışını almakve bazı ateşli hastalıkları geçirmek gelir. Sonradan edinme şekli ise, kalp ve damar hastalıkları risk faktörlerinin birikimi ile karşımıza çıkar. Bu risk faktörleri kişiyi, anne karnından başlamak üzeretüm yaşamı boyunca etkiler. Sonuç olarak damar sertliğine aday kişiler kilo alarak gelişmeye başlar ve yüksek tansiyon sahibi olurlar. Bu da vücudun pompası olan kalbi zorlar. Kalbin iş yükünü artırır.
Kalp Damar Hastalıkları Kalp Damar CerrahisiAynı zamanda koroner damarlarda sertleşir. Bu sertleşme sonucu koroner damarların yapısı bozulur ve damarlarda tıkanıklıklar başlar. Koroner yetersizliği gelişmiş olan bir kalpte iş yükü artışı devam ederse sonuç kalp krizidir.
Bu kadar önemli olan risk faktörleri nelerdir?
· Stres
· Kanda yüksek yağ düzeyi
· Yüksek tansiyon
· Şeker hastalığı
· Yaş
· Cinsiyet
· Alkol
· Şişmanlık
· Genel faktörler
· Kan fibrinojen düzeylerinin yüksekliği
· Hareket azlığı
· Hava kirliliği
İşte bu risk faktörlerinin birkaçı bir araya gelince kalp krizi geçirme olasılığı artıyor. Koruyucu hekimlik dalındaki gelişmeler arttıkça insanlar bu risk faktörlerinden daha bilinçli bir şekilde haberdar olacaklar ve insanların bu hastalığa yakalanma yüzdeleri azalacaktır.
Teşhis ve tedavi:
Günümüzde gerek doğumsal gerekse edinsel kalp hastalıklarının teşhisi konusundaki ilerlemeler ve bunların tedavisi başarı ile sürdürülmektedir. Bu ilerlemeler sonucunda artık bebek doğmadan önce kalp hastası olup olmadığı anlaşılır hale gelmiştir. Gebeliğin beşinci ayından itibaren fetal ekokardiyografi ile bebeğin kalbi görüntülenebilmektedir. Doğumdan hemen sonra yapılan muayene ve incelemelerin rutin hale getirilmesi ile bu tür doğumsal anomalileler derhal tespit edilebilemektedir. Acil müdahale gerekiyorsa, hasta 1 günlük bile olsa derhal ameliyat edilebilmektedir. Aynı zamanda kalbin damar ve kapak sistemlerindeki hastalıklarda da teşhis ve ameliyat yaklaşımları modernize hale getirilmiştir.
Damar cerrahisi arter, ven veya lenf olsun bütün damarlarımızın tıbbi ve cerrahi hastalıklarıyla ilgilenen tıbbi bölümdür. Tıkanma ve darlıklarda, balon anjioplasti, stent uygulamaları, emboli tıkanmalarda, damar sertliğine bağlı tromboz oluşumlarında ameliyat ile tıkanıklıkların giderilmesi, anevrizma tedavisinde cerrahi ve endovasküler greft uygulamaları, varis ameliyatları, toplardamar tıkanmalarında pıhtılaşmayı önleyici ilaç uygulamaları, pıhtı eritici tedaviler damar cerrahisinin başlıca ilgilendiği konuları oluşturur.
Yaşlanma, diyabet, toksik maddeler, (tütün kullanımı) hareketsizlik gibi unsurlar ve bazı damar dışı hastalıklar atardamarlarımızda daralmalar ve tıkanmalara sebep olur.
Arteri tıkanan organın tamamı veya beslenemeyen kısmı kangren olur ve fonksiyonlarını yitirir. Daha az sıklıkla gelişen VEN tıkanıklıklarında ise tıkanmanın yaygınlığına göre az veya çok fonksiyon bozuklukları ortaya çıkar.